İçindekiler
Anne babasıyla yemek konusunda pazarlıklar yapan çocuklar çok sık karşılaştığımız bir manzaradır. Bunun temelinde, anne babaların çocuklarının her gıdayı alıp dengeli beslenebilmesini sağlamak için kullandığı uygun olmayan bir yöntemin sonucudur. Bu manzarada adeta o yemek çocuğun yemeği değil de anne babanın yemeği gibidir, çocuk bu konuda sorumluluk almamaktadır.
Olması gereken ise, çocuğun bu sorumluluğu alması ve acıktığında kendisinin o besinleri tüketmesini sağlamaktır. Tok olan bir çocuğa ısrarla yemek yedirmeye çalışmak çocuk için bir çok gelişimsel soruna yol açabilir ve çocuğa verdiğimiz mesaj; ‘ sen aç olduğunu bile anlayamayacak kadar işe yaramaz birisin ‘ şeklindedir. Bu da çocukta özgüven sorunları başta olmak üzere birçok soruna ve tabiki yeme bozukluklarına da neden olacaktır. Çocuk için bu önemli bir travmadır ve tüm psikolojik sorunlar, geçmişte yaşadığımız bizi derinden etkileyen olaylardan (travma) kaynaklanır. Bu konuda çocuk psikoloğu yardımı almak çocuğunuzun ruhsal gelişimi açısından son derece önemlidir.
Beslenme; büyüme ve gelişme, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için alınan besinlerin organizmada kullanılmasıdır. Bu nedenle, çocukların sağlıklı olabilmeleri için besin öğelerinin yeterli ve dengeli olarak sağlanması önemlidir. Çocuğun bedensel, duygusal gelişmesini ve sosyal davranışlarını doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden biri yaşına, cinsine ve aktivitesine uygun olarak yeterli ve dengeli beslenmesidir.2
Beslenme şekli çocukların fiziksel ve duygusal gelişimini doğrudan etkiler. Çocukluk çağında kazanılan çoğu alışkanlıklar erişkinlikteki birçok alışkanlığı belirler. Dolayısıyla çocukluk çağında edinilen yemek yeme alışkanlıkları da ileriki dönemleri etkilemektedir.
Beslenme bozukluğunu sadece zayıflık olarak algılamak doğru değildir. Çocuğun yaşına göre olması gereken ideal kilonun alt ve üst sınırı vardır. Aşırı zayıf olmak nasıl bir beslenme sorunu ise aşırı kilolu olmak da beslenme bozukluğu olarak tanımlanır. Aşırı kilo çocuğun zihinsel ve bedensel aktivitesini düşürür. (3) Anne-babaların yiyecek tüketimleri ve kendi beslenme alışkanlıkları, çocukların yiyecek seçimlerini ve beslenme alışkanlıklarını doğrudan etkilemektedir. 2
Yeme problemleri genelde çocuk 1-2 yaşlarındayken ortaya çıkmaya başlar. Çocuk bağımsızlığını ispatlama yolunda ilk çabasını, yemek seçerek veya yemek yemeyi reddederek gösterir. Anneler böyle durumlarda kaygılanabilir, korkabilir ve suçluluk hissedebilirler. Böylece anne ve çocuk arasında bir gerilim başlar. Bu durum devam ettikçe çocuk daha az yemek yiyebilir ve anneye karşı gelmeye başlar. Bu karşı gelme çocuğun davranışlarının birçoğuna yansıyabilir.
Bir-beş yaş dönemi başarıların ve becerilerin en fazla elde edildiği dönemdir. Okul öncesi dönem çocuğu, besinlere karşı belirti ve kesin tavır koymaya başlar; yiyeceklerle ilgilenmeyi bırakır ve daha çok etraflarında olan bitenle ilgilenir. Bu süreç çocuk için besinlerin çok fazla seçildiği, aile için ise zor ama geçici bir dönemdir. Besin grupları içinde sebzeleri az severler, besinleri karışık olarak tüketmekten hoşlanmazlar ve besinleri tanıyabildikleri şekilde görmek isterler. Çocuğa hemen her türlü yiyecek sunulmalı, hiçbir yiyecek rutin olarak verilmemeli ve çocuğun sofrada iken ikaz edilmesi, cezalandırılması ve başka çocuklarla kıyaslanması gibi davranışlar çocuğun besini reddetmesine neden olabilir. İştahsızlıktaki isteksizlik ve dalgalanmalar davranışlara da yansır.2
Okul öncesi dönemde çocuklarda yeme sorunları büyük ölçüde psikolojik nedenlere de bağlıdır. Çocuklardan bazıları, dikkat çekmek için beslenmeyi reddeder.(2)
Yeme bozukluklarının dikkat eksikliği, uyku bozuklukları ile birlikte seyretmesi eğitimsel süreçte, önemli sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Davranışsal bir problem olarak yeme bozukluğunun özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde görülme sıklığının yüksek olması, ilköğretim ve ortaöğretim kademesindeki gerekli önlemlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır. Biyolojik ve psikolojik yatkınlık, aile durumu ve sosyal koşulların etkileşimi yeme bozukluklarındaki risk faktörleri olarak kabul edilmektedir. Ancak birey açısından hangi faktörün en önemli önemli rolü oynadığını belirlemek çok önemlidir.4
Yeme bozuklukları; ruminasyon, pika, anoreksiya, bulimiya ve obeziteyi içermektedir.
Ruminasyon:
Ruminasyon bozukluğu, genellikle bebeklerde gıdanın yutulduktan sonra tekrar ağıza getirilmesi ve çiğnenmesi olayıdır. En az 1 ay süreyle bu yinelendiğinde ruminasyon’dan şüphe edilmelidir. Ruminasyon, bebeğin beslenme sürecini tekrarlamasıdır ve bu şekilde anneden karşılayamadığı doyumu karşılayabilir.Daha çok 3 ay ile 1 yaş arası çocuklarda ve mental retarde görülen çocuk ve yetişkinlerde rastlanır.
Ruminasyon görülen bebeklerin anneleri çoğunlukla olgunlaşmamış annelerdir. Bebekle yeterince ilgilenemezler ve evliliklerinde de sorunlar görülebilir. Sosyal çevredeki yetersizlikler, anne baba yoksunluğu, istenmeyen hamilelik ya da istenmeyen çocuk, ayrılıklar, anne babanın psikiyatrik rahatsızlıkları gibi faktörler de ruminasyona sebep olmaktadır. Çoğunlukla anne bebek ilişkisinin hasar görmesiyle ortaya çıkmaktadır.Bu bozukluğun sindirim sistemiyle alakalalı problemlerden ayırt edilmesi önemlidir. Ruminasyon bozukluğunun çoğu durumda kendiliğinden iyileştiğine inanılır. Koşullar düzene girdiğinde belirtiler de ortadan kalkmaya başlar.
Pika:
Besin özelliği olmayan maddeleri ısrarla yeme davranışıdır. Tüketilen maddeler kişinin yaşıyla birlikte değişebilmektedir. 1 aydan daha uzun süre bu davranışın gözlenmesi durumunda pikadan şüphelenilmelidir. Pika tanısının konulabilmesi için çocukta mental retardasyon veya otizm gibi rahatsızlıkların bulunmaması gerekir.
Pika, daha çok çocuklarda ve hamile kadınlarda görülmektedir. Çocuklarda genelde 1 yaşından sonra başlar ve okul öncesi dönemde sona erer. Pika’nın görülme sıklığı %10’dur. Pika görülen çocuklarda buna ek olarak parmak emme ve tırnak yemeye de rastlanmaktadır.
Böyle çocuklar genelde kum, hayvan dışkısı, böcek, yaprak, taş gibi maddeleri tüketirler. Bunun sebebi vitamin veya mineral eksikliği olabileceği gibi aslında birçok sebebi bulunmaktadır. Yetersiz beslenme, ebeveynlerin ilgisizliği, duygusal olarak yoksun bırakılma ya da terk edilme gibi nedenler pikanın oluşumunda etkilidir. Kaygının ve depresyonun da pikayı tetiklediği bulunmuştur. Anne ve babasında beslenme bozukluğu olan çocuklarda pikayla daha çok karşılaşılmaktadır.
Psikolojik danışma bu bozukluğun ortadan kalkmasında çok etkilidir. Kökenindeki psikolojik nedenleri bulmak ve çözümlemek olası diğer hastalıkların da önüne geçmeyi sağlar.
Anoreksiya Nervoza:
Çocuklarda görülen anoreksiya nervozada bulgular, daha ileri yaşlarda görülenlerden farklıdır. En sık görülen bulgular şunlardır:
1. Vücut ağırlığının düşük olmasına rağmen tartı alma ve şişmanlama korkusu
2. Belirgin tartı kaybı (ağırlığın yaşa ve boya göre %15 veya daha altında olması)
3. Çeşitli davranış şekillerinin kombinasyonu
4. Tartıyla ve diyetteki enerjiyle aşırı ilgili olma
5. Beden imgesini yanlış algılama, kendini gerçekte olduğundan daha şişman algılama veya aşırı egzersiz yapma
Çocuklarda anoreksiya’nın tipik başlangıç bulguları yoktur. Bu çocuklar genellikle mükemmelliyetçi, dürüst, dikkatli, çalışkan, popüler ve başarılıdır.1
Ailede anoreksiya ya da bulumiya görülmesi, vücudunu sürekli kontrol altında tutmayı gerektiren bir işle meşgul olunma durumu, endişeli, kaygılı ve sürekli mükemmel olmayı isteme, göç, boşanma, ayrılıklar, yas ya da travmatik olaylar anoreksiya’nın sebebi olabilmektedir. Kilosu yüzünden alay edilen, dışlanan çocukların kilo verme isteği takıntılı bir hale gelirse anoreksiya’ya sebep olabilir.
Anoreksiya nervoza ölümle sonuçlanabileceği için fark edildiği ilk andan itibaren uzman birinden destek alınması önemlidir.
Bulimiya Nervoza:
Çocukluk çağında oldukça nadirdir. En sık 7-13 yaş arasında görülür. Bulimiya nervozada genellikle iki saatten daha kısa süreli aşırı besin tüketimi, bu dönemde aşırı yeme dürtüsünü durduramama korkusu ve bu epizodlardan sonra kusma, laksatif kullanma veya aşırı diyet yapma dönemleri vardır.Bu vakalar beden imgesine aşırı ilgilidir ancak anoreksiya nervozadan farklı olarak beden imgesini yanlış algılama sorunu yoktur. Yardıma ihtiyaçları olduğunun bilincindedirler.1
Kişi yemek yerken kontrolden çıkmış gibidir. Bu yemek krizlerini insanlardan gizli tutmaya çalışırlar.
Erken teşhis etkili bir çözüm için çok önemlidir. Uzman bir hekimden ve psikolog/psikolojik danışman/psikoterapistten destek alınmalıdır.
Obezite (Aşırı Şişmanlık):
Kilonun, ideal kilodan %20 ve daha fazla bir oranda fazla olması olarak tanımlanır.Obezitenin birçok sebebi olabilir: Kalıtsal faktörler, metabolizmadan kaynaklanan bozukluklar, ailenin tutumu, sosyal çevre, gelişimsel sorunlar vb. Ayrıca çocukluk döneminde yaşanan istismarlar, şiddet gibi etkenler de obeziteyi tetikleyebilir.
Obezitenin önlenmesi tedavisinden daha kolaydır. Anne babalar bu konuda bilinçlenirse çocukluk obezitesinin önüne geçmek mümkündür.
Aşırı kilolu kişilerin psikolojik yardım alması daha üretken bir hayat yaşamalarına, oluşabilecek özgüven sorunlarının üstesinden gelmelerine, kaygıyla baş edebilmelerine yardımcı olur.
Doğru beslenme nasıl olmalıdır?
- Bebekler ya da çocuklar acıktığı zaman beslenmelidir.
- Anne babalar çocuklara sözel ve davranışsal olarak model olmalıdır. Çocuklar anne babalarını birçok konuda olduğu gibi yemek yeme konusunda da örnek alırlar.
- Yemek sırasında dikkati dağıtacak konuşma, gürültü, oyun, TV gibi şeyler uzak tutulmalıdır.
- Bebekler 1 yaşından itibaren kendi kendilerine yemeleri için teşvik edilmelidir. En kısa sürede kaşık tutmayı göstererek kendi kendilerine beslenmelerine izin verilmelidir. Yemek yemesinin çocuğunuzun kontrolünde olmasına izin verin. Bu sayede yemek yemesi için savaş vermenize gerek kalmayacaktır.
- Çocukların hızlı yemeleri için ikaz edilmeleri, yemeye zorlanmaları doğru değildir.
- Çocukların besin seçimlerine saygılı olunmalıdır.
- Çocuklar için farklı sağlıklı yemek seçenekleri sunabilirsiniz. Çocuğun farklı seçeneklerden istediğini yemesi konusunda serbest olabilirsiniz.
- Çikolata, şekerleme gibi yiyecekleri yemeklerden sonra vermeye dikkat edin.
- Sağlıklı ve düzenli bir beslenme için öğünler düzenli olmalıdır.
- Çocukların yemeklerini masada yemelerine özen gösterin. TV karşısında ya da benzer yerlere alışmasının önüne geçin.
- Çocukları yemek yeme veya yememelerine göre ödüllendirmek ve cezalandırmak doğru değildir.
- Öğünler arasında abur cubur yemesini kısıtlayın.
Beslenmenin sorumluluğu anne ya da babanın değildir. Bu sorumluluğu çocuğun da paylaşmasına imkân tanınmalıdır. Çocuğun, yemeğin kendisi için gerekli olduğunu anlayabilmesi gerekir.
Ebeveynler çocuklarında gördükleri değişiklere karşı duyarlı olmalıdır. Gerekli durumlarda geç kalınmadan, sorunların oluşmasını beklemeden bir çocuk psikoloğu veya çocuk psikolojisi uzmanından psikolojik destek alınması çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimi için çok faydalı olacaktır.
KAYNAKÇA
- Ekşi, Aysel (2011). Ben Hasta Değilim. İstanbul: Nobel.
- Kobak, C. ve Pek. H. (2015). Okul Öncesi Dönemde Ana Çocuk Sağlığı ve Anaokulundaki Çocukların Beslenme Özelliklerinin Karşılaştırılması. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi.
- Küçükali, R. (2006). Çocuklarda Beslenme Bozuklukları ve Beslenmenin Okul Çocuklarının Üzerindeki Etkileri. Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi.
- Siyez, D. (2006). Yeme Bozukluğu Olan Çocuklar ve Ergenler Etiyolojisi İle İlgili Çalışmalar, Müdahale, Değerlendirme ve Tedavi. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Dergisi.
No comments yet.